1 Kas 2011



yıllar...zaman...ruh..değişim....yol alma..hepsi,hepsi bizimle...günleri günlere eklerken,yanımızda taşıdıklarımız,bırakmak zorunda kaldıklarımız,akıllandığımızı sanmamız,sonra yine yeniden,bugün başka bir gün yaratacağım,farklı olacak diye kendimizi oyalamaya çalıştığımız..en keyifli görüneni sevebilecek şeylere sahip olmak için olan koşuşturması yüreğimizin.. yüreğinin götürdüğü yere gidemediğinizde,yüreğinizi götürdüğünüz yerler...bu ,bazen bir çocuk ruhunu ,yetişkin olduğunuza gözlerinizi yumarak,konuk etmeye kadar gidebiliyor gün içinde..kendinizi güldürmek,sevindirmek için,hangisinin gülüşü sevimli çizilmiş kalemle diye, kağıt mandalı seçerken bulabiliyorsunuz kendinizi ,dakikalarca oyalanarak hem de. ona değmiş,yok bu sevimli gülümsememiş diye. tek isteğiniz,her görüşünüzde içinizde açtıracak güneşi hissedebilmek için..masamdaki mandalların hikayesi bu.içlerinde bir bulut olanı vardı,yüzü yoktu.. günaydın,nasılsın abi,iyimisin,iyi gördüm seni diye bir not ekleyip,bu bulut mandalı tutuşturdum komşu koridor iş arkadaşımın notlarına. sonra içim razı olmadı,birde gülüş ekledim buşutun suratına. kıyamadım,ben de var onun kisi gülüşsüz olmasın amacıyla. karşı masa arkadaşıma baktım içi kaldı,onada verdim gülen yüzden bir tane. ne mutlu oldu. işte böyle,40 ını aşmış,koca insanlar,bir gülüş uğruna,çocuk ruhuna ne kadar hasret,buldumu,hemen açıyor avcunu,BANA DAAAA..sonra,radyoda bir reklam..BEN Bİ TANEYİİM diye seslenirken,baktıım,henüz okumaya başlamadığım,sırf kapağının renk dizaynına vurulup aldığım:))(bundan da hiiç utanmıyorum)minik cep kitabım,onunda üzerinde yazana baktım,,,bu kadar mı denk gelir,gerçi oradaki,sen,sanırım sevgiliye hitaben dirde...neyse....kelebekli kağıt ağırlığım(bir rüzgar esiyor kii..odada :))..veee benimle yaşıt,annemin çeyiz diye aldığı fincanımda ,çayım...anneler böyle herhalde,kimin var 44 yaşında çay takımı..doğduğumda almış,gizli saklı..babalar saçma bulurlar ya böyle işleri...neyse,, şimdi vesile oluyor işte böylelikle,iz bırakarak giderken hayatınızdan ebeveynler...söz kalıyor geride,bir fincan,bir anne yüreği,içe kaçmış bir çocuk ruhu...herkesin tek bir amacı var,GÜLÜMSEMEK..o fincanı alırken,hayallerine gülümseyen bir annenin yüreği,ben o fincandan çay içerken,annemin hayallerine gülümseyen yüreğim,yüreğini gülümsetsin diye,kendine güleç mandallar alan bir çocuk yüreğim... para.. herşey gülümsemek adına.. trilyonlarda onun için,küçük bir mandalda...renkli kapağın ardında bulacağın, bir başkasının aşkını okumak ta...sonu güldürür inşallah..hüznün rengi çok ağır,hafif renkler seviyorum ben,yumuşacık geçişli,,gülen mutlu bulutlar gibi.pofuduk pofuduk...büyü diyen arkadaşıma,büyüyünce bak mutlu bakmıyor gözlerim dedim,büyüdünmü? dedi,dün odama koşturan kimdi,(-baaak mandallarıma ..diye...)......sustum...allahtan bir tek bize yapıyorsun bunları dedi...durdum...BÜYÜMEDİN Kİ SEN HALA dedi...içim NEDEN YAAA dedi..içimdeki o minik kızı,oturttuğumda usluca,ki çook uzun zaman oturmuşluğu vardır kendilerinin,ağır abla, hanımkız modunda...hayat çook sıkıcı oluyor o vakit bana...yaptığım ne ki ,ömür dediğin,bugünde geldi geçti işte. onlar,anne baba oldular diyemi büyüyorlar acaba..kuzenimin yüzündeki ifade gibi.. o bir çocuğun annesi,onun artık bebeği var,benimse..... gülümseyen mandallarım...onun ,bebeğine gülümseyişini seyretmeye doyamıyorum.canımmmm..Esvacımmmm....

2 yorum:

  1. Değerli olan o şeye o herneyse,mandal,fincan,kişi,arkadaş,dostlar değil senin onlara yönelttiğin zarif ve incelikli dokunuşlar aslında,hala peri kızı gibisin elinde büyülü sözcükler var asa yerine,dokunuyorsun,ne hoş,canım benim...

    YanıtlaSil
  2. adsız değilim ben Fulya,adımı yazmayı unuttum:)

    YanıtlaSil